Kivi meyvesini hiç denemediyseniz, sağlığınızı geliştirecek tüm yararlarını okuduktan sonra manava doğru yol alacaksınız. Örneğin, kivinin çevrenizdeki en besleyici C vitamini kaynağı gıdalardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Evet, bu doğru! Aslında, sadece bir fincan kivi, önerilen günlük C vitamini miktarının neredeyse %275’ini karşılıyor.
Kiviyi Tanıyalım
Bu güçlü antioksidan meyve, 20’den fazla önemli yaşamsal besin maddesi içerir. Kivinin kalorisi düşüktür, enerji bakımından yüksektir, bu da bu yeşil topları kilo vermeye çalışan insanlar için mükemmel bir seçenek haline getirir. Kivi; potasyum, lif ve K vitamini zenginidir ve süper sağlıklı besin grubuna dahildir. Kiviler, üst solunum yolu hastalıklarıyla ilişkili semptomları hafifletmenin yanı sıra irritabl bağırsak sendromu gibi sindirim hastalıklarını da iyileştirir. Düzenli kivi tüketmek; kemik büyümesi ve kalitesine yardımcı olur, göz ve görme sağlığında etkilidir ve daha iyi uyumanıza yardımcı olabilir.
Antioksidan Kaynağıdır
Kivi inkar edilemez şekilde bir süper gıda olduğu için serbest radikal hasarıyla savaşan yüksek antioksidan bir yiyecektir. Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü’nde Kimyasal Toksikoloji Bölümü tarafından yürütülen bir çalışmada, kivi normal bir diyetle desteklendi ve günde sadece bir ila iki kivi ile iç oksidatif hasarda belirgin bir azalma olduğu görüldü. Bunun nedeni, vücut dokularının ve sistemlerinin onarılmasında ve bakımında yardımcı olan C vitaminin kivide fazla miktarda bulunmasıdır. Buna ek olarak, kivinin E vitamini içeriği yağ içermez ve kolesterolü düşürmede ve serbest radikallerle savaşmada güçlü bir bileşendir. Ayrıca kivi immünostimülatör etkinliğe sahip polifenoller bakımından zengindir, bu da bağışıklık sisteminin desteklenmesine neden olabilir.
Yaşlanmayla Mücadele eder, Cilt Sağlığını İyileştirir
Kolajen bedenlerimizdeki en bol protein ve cildi, kasları, kemikleri ve tendonları koruyan yapı taşıdır. Kolajen yaşlandıkça parçalanır ve kivi meyvesinin içinde bol miktarda bulunduğunu bildiğimiz C vitaminine ihtiyaç duyar. Bir araştırmaya göre, kivideki polisakaritler, yaşlandıkça aktivitesi azalan kolajenlerin sentezini, normalin 2 katına kadar çıkarabiliyorlar. Kivi ayrıca lutein adlı bir karotenoid ve antioksidan barındırır. Lutein cildi UV ışınlardan koruyarak cildin sağlığını düzenleyebilir.
Solunum Sağlığını İyileştirir
Kivi ve diğer C vitamini içeren meyveler; bir takım solunum yolu hastalıklarının tedavisinde başarıyla kullanılmıştır. Çalışmalar; yetişkinlerin ve astımdan ve diğer solunum yolu hastalıklarından muzdarip çocukların beslenme rutinlerine eklenen kivinin; vücudun C vitamini konsantrasyonunu artırdığını ve hastalıkların semptomlarını azaltabildiğini, bunun da hırıltılı solumayı, tıkanıklığı ve boğaz ağrısı süresini azaltabileceğini kanıtlamıştır.
Göz Hastalıklarının Önlenmesine Yardım Eder
Kivi temel lutein kaynaklarından biridir. Lutein ise sadece cildi korumakla kalmaz, aynı zamanda yaşa bağlı makula dejenerasyonu da dahil olmak üzere birçok göz hastalığını önleyebilen ve iyileştirebilen güçlü bir fitokimyasal maddedir. Lutein, zararlı kısa dalga boyundaki UV ışığını filtreleyerek gözü koruyabilir.
Ortalama büyüklükteki bir kivide; 171 miligram lutein bulunur. Bu demek oluyor ki aslında çoğu meyveden daha iyi bir lutein deposudur. Ayrıca göz için faydası bununla da sınırlı değildir. Göz sağlığı için çok önemli olduğu bilinen A vitamini karotenoid maddesini de içerir.
Sindirime Yardımcı Olur
Kivi, bağırsak ve sindirim bozukluklarının tedavisi için bulunmaz bir meyvedir. Bir dizi çalışma, kivinin irritabl bağırsak sendromuna ve iltihaplı bağırsak hastalığına bağlı komplikasyonları azaltmaya yardımcı olduğunu gösterdi. Çalışmaların bulguları, düzenli kivi tüketmeye başlayan kişilerin; antienflamatuvar sonuçlar üretebilen antioksidan ve lif kaynaklı, bağırsak fonksiyonlarında genel iyileşmeler olduğunu ortaya koydu.
Kardiyovasküler Sistemi Geliştiriyor
Hiç şüphe yok ki kiviler kalp sağlığı için bir süperstardır. Günde bir kivi tüketimi; inme, kan pıhtısı ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltabilir. Kivideki potasyum, kan basıncını düşürmeye, vücutta sodyum birikmesini engellemeye ve damarları rahatlatmaya yardımcı olur. Kivide bulunan lif ve K vitamini, aynı zamanda arterlerde kalsiyum birikimini önleyerek kalp krizi riskini azaltabilir.
Çalışmalar, düzenli olarak kivi tüketen kişilerin trigliserid düzeylerini, diğer kişilere kıyasla %15 daha düşük olduğunu kanıtladılar. Kivi aynı zamanda kardiyovasküler sistemin düzgün çalışmasına yardımcı olan omega-3s, magnezyum, E vitamini ve bakırın da mükemmel bir kaynağıdır.
Kemik Bakımı ve Onarımına Destek Olur
Kan damarlarında yağ birikmesini durdurup kolesterolü önlemesinin yanı sıra K vitamini ayrıca kemik yapımı için gereken kalsiyumu ihtiva eder. K vitamini eksikliğinin tedavisi son derece zahmetlidir. Araştırmalar, K vitamininden yüksek diyetlerin kemik sağlığını iyileştirebileceğini ve kemikle ilgili yaralanmaların ve osteoporoz gibi hastalıkların riskini azaltabileceğini öne sürüyor.
İçerisindeki Serotoninle Uyku Sorunlarını Çözer
Kivideki diğer yararlı madde serotonindir. Serotonin, uyku uyumaya yardım konusunda uzun süredir itibar kazanmıştır. Kivideki serotoninin; uyku süresini %13 uzattığı ve uyku kalitesini %5 artırdığı gösterildi. Bu yüzden uyuyamazsanız kivi size yardımcı olabilir. Ayrıca serotoninin bellek ve ruh halini artırmaya yardımcı olabileceğini ve hatta depresyona yardımcı olabileceğini gösteren kanıtlar vardır.
Antikanser Etkileri Vardır
Aktinidya ailesine mensup kivi ağaçları Çin’de uzun yıllar şifalı bitkiler olarak kullanılmış olup, eklem ağrısı, mesane taşları ve karaciğerin ve yemek borusunun kanserlerini tedavi etmektedir. Kivinin hem meyvesi hem de köklerinin; karaciğer, akciğer ve kolon kanseri hücresi büyümesinde inhibe edici etkileri olduğu kanıtlandı. Polisakkarit içeriği ve içindeki antioksidanların bolluğu sayesinde antitümör etkisi bulunmuş ve kanser hücrelerinin azaltılmasındaki etkili rolüyle ünlenmiştir. Bu nedenlerden dolayı kivi, doğada bulunan en iyi kanserle savaşan gıdalardan biridir.
Antifungal ve Antibakteriyeldir
Kiviyle ilgili yapılan birçok çalışmada antifungal ve antibakteriyel özelliklere sahiptir. Antibiyotik aktivitesi en çok minik ve siyah olan tohumlarında bulunur; bunlar, küçük boylarından dolayı genellikle meyve ile birlikte tüketilir. Kivi antifungal kaynağı olarak önerilen, actinchinin adı verilen bir protein içeriyor. Kividen alınan özütler, bir takım bakteri oluşumuna karşı antibakteriyel etki göstermiştir. Bu yetenekler aynı zamanda meyve içindeki çok sayıda antioksidan ile de bağlantılı olabilir.
Kivinin Potansiyel Yan Etkileri
Kivi alerjisi, çocuklarda tüm besin alerjisi reaksiyonlarının yüzde 10’undan çok yaygındır. Lateks ve diğer avokado ve muz gibi meyvelere alerjisi olan insanlar özellikle dikkatli olması gerekir. Kivi alerjisi, şişme, kaşıntılı ve sulanmış gözler, burun ve ağızdaki tahriş ve hayati tehlike oluşturabilen anafilaksiye neden olabilir.
İçerdiği yüksek potasyum; potasyum seviyelerini yüksek oranda değiştirebileceğinden, beta blokerleri olan bireyler kiviyi temkinli olarak kısmen tüketmelidirler. Yüksek potasyum böbrekler için, özellikle böbrek hastalığı olanlar için zararlı olabilir.